A
admin
Guest
COVID-19’la birlikte Gelen Yeni Sendrom: Mağara Sendromu Nedir?
COVID-19 salgını çabucak hemen sona ermedi, fakat dünyanın birtakım bölgelerinde yaklaşık 15 aylık toplumsal uzaklık tedbirlerinin akabinde bir daha “açılma” atakları yapılmaya başlandı. Bu değişim kimileri tarafınca memnuniyetle karşılansa da, görünüşe nazaran yeni bir sendromu da birlikteinde getiriyor: Mağara sendromu…
Mağara Sendromu Nedir?
Birkaç farklı rapor ve anket, şaşırtan derecede yüksek bir oranda insanın, birtakım uzmanların “mağara sendromu” olarak isimlendirdiği, bir yıldan fazla bir müddetdir devam eden toplumsal aralık uygulamalarından daha sonra dünyaya çıkma kaygısını yahut korkusunu yaşadığını gösteriyor.
American Psychological Association tarafınca Mart 2021’de yayınlanan yakın tarihindeki bir raporda, ankete katılan şahısların yüzde 49’unun salgın bitmiş oldukten daha sonra (“son” ne manaya gelirse gelsin) yüz yüze etkileşime ahenk sağlama konusunda huzursuz hissettiğini bildirdi. Bu his bilhassa siyah ve hispanik beşerler içinde daha kuvvetliydü. Ayrıyeten, insanların yüzde 46’sı, salgın öncesindeki üzere yaşama geri dönmekte kendilerini rahat hissetmediklerini söylemiş oldu.
Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nde bir psikiyatrist olan Profesör Steven Taylor, Mayıs 2020’de COVID-19 daha sonrasında telaşın artmasını önbakılırsan bir makale yazdı. Yazdığı makalede Taylor, salgının, insanların meskenlerinden neredeyse hiç çıkmadığı ve çok toplumsal izolasyon uyguladığı agorafobi gibisi bir olay olan hikikomori’nin (Japonca hiki “geri çekilmek” ve komori “içeride olmak” sözlerinden türetilmiştir) yükselişine sebep olacağını iddia etti. Makalede, “sıhhat telaşı taşıyan beşerler dış dünyadan bulaşan bir koronavirüsten apartmanlarının yahut konutlarının güvenliğine çekilirken, COVID-19’un hikikomori’nin yaygınlığını artırması olasıdır. Teknolojideki ilerlemeler, insanların konutlarına çekilmelerini giderek daha kolay hale getirdi. COVID-19’dan evvel bile, insanların giderek daha fazla konuttan çalışmaya, sinemaya gitmek yerine konutta sinema izlemeye, mağazalara gitmek yerine çevrimiçi alışveriş yapmaya ve restoranlara gitmek yerine meskene teslim yemek hizmetlerini kullanmaya eğilimleri vardı” diye yazdı.
Profesör Taylor ayrıyeten 2002–2004 SARS salgınının TSSB (PTSD) semptomlarını yaşayan şahıslarda yarattığı artışı ve SARS’tan kurtulan 70 kişinin dört yıllık bir takip çalışmasında yüzde 44’ünün TSSB geliştirdiğinin bulunduğunu açıklıyor. Kaç kişinin COVID-19 niçiniyle hastalandığını yahut sevdiklerini kaybettiğini göz önünde bulundurarak, önümüzdeki birkaç yıl için de misal bir eğilim bekliyor.
Lakin dışarı çıkma kaygısının, büyük oranda sıhhatle ilgili tasalardan doğduğunu söyleyemeyiz; salgın, agorafobi gibisi davranışlara yol açabilecek, evvelinde var olan anksiyete ile ilgili bozuklukları derinleştirmiş üzere görünüyor.
Bir dizi çalışma, COVID-19 salgınının birinci yılında kaç kişinin ruh sıhhatinin düştüğüne de işaret ediyor. Bir çalışma, iştirakçilerin yüzde 27’sinden çoksının, Nisan 2020’nin sonlarında klinik olarak kıymetli kabul edilen bir zihinsel badire seviyesi bildirdiğini buldu; bu oran, salgın yayılmadan evvel insanların yüzde 19’undan daha azında bulunuyordu. Birçoğu yalnızca hastalığın kendisinden tasa duymakla kalmadı, beraberinde iş güvencesizliğinin artması, sosyoekonomik eşitsizliğin artması ve sıhhat hizmetlerine erişimin azalması, ve öbür sıkıntıların tümü insanların ruh sıhhatine ziyan verdi.
COVID-19 salgını sizi kaygılı, tükenmiş yahut korkmuş hissettiriyorsa, yalnız değilsiniz. Gerilimle başa çıkmanıza yardımcı olmak için yapabileceğiniz birkaç sıradan şey var: Sağlıklı beslenmek, tertipli idman yapmak ve kucak dolusu uyumak üzere bedeninize bakmak düzgün bir başlangıç noktası olabilir. Meditasyon yapmak, hobiler, gevşemek için vakit ayırmak ve diğerleriyle irtibat kurmak da yardımcı olabilir. Haberleri izlemeye, okumaya yahut dinlemeye orta vermeniz de önerilir.
Her zamanki üzere, dayanağa gereksiniminiz olduğunu hissederseniz kesinlikle yardım istemelisiniz.
COVID-19 salgını çabucak hemen sona ermedi, fakat dünyanın birtakım bölgelerinde yaklaşık 15 aylık toplumsal uzaklık tedbirlerinin akabinde bir daha “açılma” atakları yapılmaya başlandı. Bu değişim kimileri tarafınca memnuniyetle karşılansa da, görünüşe nazaran yeni bir sendromu da birlikteinde getiriyor: Mağara sendromu…
Mağara Sendromu Nedir?
Birkaç farklı rapor ve anket, şaşırtan derecede yüksek bir oranda insanın, birtakım uzmanların “mağara sendromu” olarak isimlendirdiği, bir yıldan fazla bir müddetdir devam eden toplumsal aralık uygulamalarından daha sonra dünyaya çıkma kaygısını yahut korkusunu yaşadığını gösteriyor.
American Psychological Association tarafınca Mart 2021’de yayınlanan yakın tarihindeki bir raporda, ankete katılan şahısların yüzde 49’unun salgın bitmiş oldukten daha sonra (“son” ne manaya gelirse gelsin) yüz yüze etkileşime ahenk sağlama konusunda huzursuz hissettiğini bildirdi. Bu his bilhassa siyah ve hispanik beşerler içinde daha kuvvetliydü. Ayrıyeten, insanların yüzde 46’sı, salgın öncesindeki üzere yaşama geri dönmekte kendilerini rahat hissetmediklerini söylemiş oldu.
Kanada’daki British Columbia Üniversitesi’nde bir psikiyatrist olan Profesör Steven Taylor, Mayıs 2020’de COVID-19 daha sonrasında telaşın artmasını önbakılırsan bir makale yazdı. Yazdığı makalede Taylor, salgının, insanların meskenlerinden neredeyse hiç çıkmadığı ve çok toplumsal izolasyon uyguladığı agorafobi gibisi bir olay olan hikikomori’nin (Japonca hiki “geri çekilmek” ve komori “içeride olmak” sözlerinden türetilmiştir) yükselişine sebep olacağını iddia etti. Makalede, “sıhhat telaşı taşıyan beşerler dış dünyadan bulaşan bir koronavirüsten apartmanlarının yahut konutlarının güvenliğine çekilirken, COVID-19’un hikikomori’nin yaygınlığını artırması olasıdır. Teknolojideki ilerlemeler, insanların konutlarına çekilmelerini giderek daha kolay hale getirdi. COVID-19’dan evvel bile, insanların giderek daha fazla konuttan çalışmaya, sinemaya gitmek yerine konutta sinema izlemeye, mağazalara gitmek yerine çevrimiçi alışveriş yapmaya ve restoranlara gitmek yerine meskene teslim yemek hizmetlerini kullanmaya eğilimleri vardı” diye yazdı.
Profesör Taylor ayrıyeten 2002–2004 SARS salgınının TSSB (PTSD) semptomlarını yaşayan şahıslarda yarattığı artışı ve SARS’tan kurtulan 70 kişinin dört yıllık bir takip çalışmasında yüzde 44’ünün TSSB geliştirdiğinin bulunduğunu açıklıyor. Kaç kişinin COVID-19 niçiniyle hastalandığını yahut sevdiklerini kaybettiğini göz önünde bulundurarak, önümüzdeki birkaç yıl için de misal bir eğilim bekliyor.
Lakin dışarı çıkma kaygısının, büyük oranda sıhhatle ilgili tasalardan doğduğunu söyleyemeyiz; salgın, agorafobi gibisi davranışlara yol açabilecek, evvelinde var olan anksiyete ile ilgili bozuklukları derinleştirmiş üzere görünüyor.
Bir dizi çalışma, COVID-19 salgınının birinci yılında kaç kişinin ruh sıhhatinin düştüğüne de işaret ediyor. Bir çalışma, iştirakçilerin yüzde 27’sinden çoksının, Nisan 2020’nin sonlarında klinik olarak kıymetli kabul edilen bir zihinsel badire seviyesi bildirdiğini buldu; bu oran, salgın yayılmadan evvel insanların yüzde 19’undan daha azında bulunuyordu. Birçoğu yalnızca hastalığın kendisinden tasa duymakla kalmadı, beraberinde iş güvencesizliğinin artması, sosyoekonomik eşitsizliğin artması ve sıhhat hizmetlerine erişimin azalması, ve öbür sıkıntıların tümü insanların ruh sıhhatine ziyan verdi.
COVID-19 salgını sizi kaygılı, tükenmiş yahut korkmuş hissettiriyorsa, yalnız değilsiniz. Gerilimle başa çıkmanıza yardımcı olmak için yapabileceğiniz birkaç sıradan şey var: Sağlıklı beslenmek, tertipli idman yapmak ve kucak dolusu uyumak üzere bedeninize bakmak düzgün bir başlangıç noktası olabilir. Meditasyon yapmak, hobiler, gevşemek için vakit ayırmak ve diğerleriyle irtibat kurmak da yardımcı olabilir. Haberleri izlemeye, okumaya yahut dinlemeye orta vermeniz de önerilir.
Her zamanki üzere, dayanağa gereksiniminiz olduğunu hissederseniz kesinlikle yardım istemelisiniz.