Spastik kime denir ?

Bahar

New member
**Spastik Kime Denir? Bir Toplumsal ve Tıbbi Bakış Açısı**

Spastik terimi, halk arasında genellikle kaslarda istemsiz kasılma ve sertlik olan kişilere yönelik kullanılan bir tanımlamadır. Ancak, bu terimin tıbbi anlamı ve toplumsal yansıması oldukça derindir. Bu yazıda, spastik olma durumunun ne anlama geldiğini, nasıl tanımlandığını, spastik bireylerin yaşadığı sosyal ve duygusal etkileri, bu durumu farklı cinsiyetlerin nasıl algıladığını inceleyeceğiz.

**Tıbbi Tanım ve Spastisite**

Spastisite, kasların istemsiz şekilde gerginleşmesi, kasılma göstermesi durumu olarak tanımlanabilir. Bu durum, merkezi sinir sistemi bozukluklarından kaynaklanır ve genellikle serebral palsi, MS (Multipl Skleroz), inme (felç) ve bazı diğer nörolojik hastalıklarla ilişkilidir. Spastik bireyler, kaslarındaki bu aşırı gerginlik nedeniyle hareketlerinde sınırlamalar yaşar, günlük yaşamlarını zorlukla idame ettirirler. Spastisite, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikolojik etkiler de doğurabilir.

Örneğin, serebral palsi hastalığına sahip bir çocuk, kaslarında istemsiz hareketler ve sertleşmeler nedeniyle yürümekte, elini kullanmakta zorlanabilir. Bu, çocuğun fiziksel gelişimini etkileyebileceği gibi, özgüven eksikliği, sosyal izolasyon gibi duygusal etkiler de yaratabilir. Sadece fiziksel engeller değil, duygusal ve sosyal zorluklar da bu durumu daha karmaşık hale getirir.

**Sosyal ve Duygusal Etkiler: Kadın Perspektifi**

Spastik durumuyla yaşayan bireyler, özellikle toplumsal algılarda büyük zorluklarla karşılaşabilirler. Toplum, engelli bireylere genellikle olumsuz bir bakış açısıyla yaklaşabilir. Spastik bireyler, yalnızca fiziksel engellerle değil, sosyal dışlanma, toplumsal baskılar ve empati eksikliğiyle de mücadele ederler.

Kadınlar, spastik durumundaki bireylerin toplumsal etkilerini daha çok duygusal açıdan ele alırlar. Kadınlar, başkalarının empati gösterip göstermemesi, toplumsal ilişkilerin ve aile bağlarının nasıl etkilendiği konusunda daha duyarlıdır. Spastik bireyler, toplumda daha fazla dışlanma riskiyle karşı karşıya kalabilir. Özellikle, engelli bir kadının toplum içinde nasıl algılandığı, onun sosyal hayata katılımını, iş gücü piyasasındaki yerini ve günlük yaşamındaki kolaylıkları doğrudan etkiler. Örneğin, engelli kadınlar, fiziksel engellerinin yanı sıra, cinsiyetlerine dayalı daha fazla ayrımcılığa uğrayabilir. Bu durum, hem kadınları hem de erkekleri olumsuz etkileyebilir, ancak kadınların duygusal ve sosyal etkilerden daha fazla etkilendiği bir gerçektir.

**Pratik ve Sonuç Odaklı: Erkek Perspektifi**

Erkeklerin bakış açısı genellikle daha pratik ve sonuç odaklıdır. Erkekler, spastik durumlarının günlük yaşamlarını nasıl etkilediğine, hangi işlevlerin zorlaştığına ve bu durumu nasıl çözebileceklerine dair daha teknik bir yaklaşım sergileyebilirler. Spastik bir bireyin hayatındaki zorluklar, genellikle bağımsızlık ve fiziksel işlevsellik üzerinden tartışılır. Erkekler, spastik durumla başa çıkma stratejilerine ve çözüm odaklı yaklaşımlarına daha fazla eğilim gösterebilirler. Bu, toplumun erkeklerden beklediği "güçlü olma" algısıyla da ilgilidir. Bir erkek, spastik durumunu aşmak için fiziksel terapi, yardımcı cihazlar veya cerrahi müdahalelere yönelme eğilimindedir.

Ancak, pratik çözümler ve tedavi yöntemleri genellikle sadece fiziksel sınırlamaları aşmakla kalmaz, aynı zamanda kişinin özgüvenini, kendine saygısını ve toplumsal statüsünü de etkiler. Erkekler, bu tip bir engel karşısında bağımsızlıklarını kaybetmekten kaçınmaya çalışır ve toplumsal rolleri doğrultusunda "başarı"larını sürdürebilmek için genellikle daha büyük bir mücadele verirler.

**Toplumsal Algılar ve Spastik Bireylerin Hakları**

Spastik bireylerin yaşadığı en büyük zorluklardan biri, toplumsal algı ve dışlamadır. Toplumun engelli bireylere nasıl yaklaştığı, onların yaşam kalitelerini doğrudan etkiler. Modern toplumlar, engelli bireylerin topluma entegre edilmesi gerektiğini vurgulamakla birlikte, pratikte hala birçok zorluk bulunmaktadır. Toplum, engelli bireylerin yeteneklerine göre değil, sınırlamalarına göre onları değerlendirmeye eğilimlidir. Bu durum, spastik bireylerin kendilerini ifade etmelerinde büyük bir engel oluşturur.

Ayrıca, spastik bireylerin haklarının korunması ve erişilebilirlik konuları da oldukça önemlidir. Türkiye'deki yasalar, engelli bireylerin eşit haklara sahip olduğunu belirtse de, uygulama noktasında hala eksiklikler bulunmaktadır. Engelli bireylerin toplumsal yaşama katılımını kolaylaştıran politikaların geliştirilmesi, onların yaşam kalitelerini artıracaktır.

**Sorularla Tartışmaya Katılın!**

Bu yazı ile spastik durumunun tıbbi ve toplumsal boyutlarını inceledik. Ancak hala tartışılacak çok şey var. Spastik bireylerin toplumsal hayatla entegrasyonunun önündeki en büyük engeller neler? Kadın ve erkeklerin engelli bireylerle ilgili toplumsal bakış açıları nasıl farklılık gösteriyor? Toplum olarak, engelli bireylerin haklarını daha nasıl güvence altına alabiliriz? Bu ve benzeri sorulara hep birlikte yanıt arayalım.