Hz. İbrahim'in ateşe atılması hangi ayette geçiyor ?

Professional

Global Mod
Global Mod
Hz. İbrahim’in Ateşe Atılışı: Bir Hikâye, Bir Ders

Merhaba dostlar, bugün sizlere kalbime dokunan bir hikâyeyi paylaşmak istiyorum. Hepimizin bildiği ama her defasında farklı bir derinlik bulduğumuz Hz. İbrahim’in ateşe atılışı kıssası… Kimi zaman bir ibret, kimi zaman bir cesaret dersi, kimi zaman da hayata dair strateji ve empatiyi bize gösteren büyük bir sahne. Kur’ân’da bu olay özellikle Enbiyâ Sûresi’nin 68-70. ayetlerinde anlatılır.

“Dediler ki: ‘Onu yakın ve ilâhlarınıza yardım edin, eğer bir şey yapacaksanız!’ Biz de dedik ki: ‘Ey ateş, İbrahim’e serin ve selamet ol!’ Onlar ona tuzak kurmak istediler, fakat biz onları daha çok hüsrana uğrattık.” (Enbiyâ, 21/68-70)

Şimdi sizi bu ayetlerin ışığında, forumda paylaşmaya uygun, samimi bir hikâyenin içine davet ediyorum.

---

Şehrin Meydanında Toplanan Kalabalık

Şehrin büyük meydanı dolup taşmıştı. İnsanlar kızgın, sesler yükselmiş, taşlar ellerde sıkılmıştı. İbrahim’in putları kırması, halkı çılgına çevirmişti. Onun sözleri, göklerden bir çağrı gibi yankılanmıştı: “Sizin yonttuğunuz şeylere değil, yalnızca Âlemlerin Rabbine kulluk edin!”

Kalabalık içinden erkekler öne atıldı. Her biri farklı çözüm önerileri sunuyordu. Bir grup, “Onu öldürelim, bu işi kökten halledelim” dedi. Başkaları daha stratejik yaklaştı: “Hayır, öyle yapmayın. Öyle yaparsak onun davasını büyütmüş oluruz. En iyisi ateşe atalım! Böylece hem onu sustururuz hem de halkın gözünde gücümüzü gösteririz.”

Erkekler bir planın ağına düşmüş gibiydiler; strateji, hesap, güç gösterisi… O anki dünyalarında sorunları çözmek, daha çok kuvvet ve planla mümkün görünüyordu.

---

Kadınların Sessiz Gözyaşları

Meydanın kenarlarında kadınlar vardı. Onların gözlerinde korku, kalplerinde empati vardı. Kimisi İbrahim’in annesini düşündü, kimisi onun sözlerindeki hakikati hissetti. Fakat kalabalığın öfkesi karşısında söz söylemeye cesaret edemediler.

Yaşlı bir kadın, yanındaki komşusuna fısıldadı: “Onun söylediklerinde bir yanlış göremiyorum. Belki de biz yanılıyoruz…” Diğeri gözyaşını sildi: “Ama kim dinler ki bizi? Erkekler karar verdi bile.”

Kadınlar ilişkilerden, kalpten, duygudan konuşuyorlardı. Onların sesi bir plan değil, bir merhamet çağrısıydı.

---

Büyük Ateşin Hazırlanışı

Şehrin erkekleri, stratejik bir akıl yürütmenin sonucu olarak büyük bir ateş hazırlamaya başladılar. Ormanlardan odun taşındı, rüzgârın yönü hesaplandı, ateşin daha da büyümesi için derelerden yağlar getirildi. Onlar için mesele bir “gösteri”ydi.

Kadınlar ise ateşin her yükselen alevinde içten içe titriyor, dualar ediyorlardı. Herkes taş üstüne taş koyarken onların yüreği taş gibi ağırlaşıyordu. Erkekler planlarını gururla konuşuyor, kadınlar ise kalbin diliyle sessizce gözyaşı döküyordu.

---

İbrahim’in Teslimiyeti

Ve o an geldi. İbrahim elleri bağlanmış halde kalabalığın ortasındaydı. Erkekler, planlarının başarıya ulaşacağını düşünerek birbirlerine bakıyorlardı. Kadınlar ise nefeslerini tutmuş, gökyüzüne bakıyordu.

İbrahim’in yüzünde korku yoktu. Gözleri bir ufka kilitlenmişti. Onun kalbinde şu dua vardı: “Hasbiyallahu ve ni’mel vekîl.” Yani, “Allah bana yeter, O ne güzel vekildir.”

İşte o an, Kur’ân’ın bildirdiği o mucizevi emir geldi: “Ey ateş! İbrahim’e serin ve selamet ol!”

Alevler sararmış bir yaprak gibi sönüverdi. İbrahim ateşin ortasında bir bahçe içinde gibi kaldı. Erkeklerin stratejik planları, hesapları, güç gösterileri bir anda boşa çıkmıştı. Kadınların içten yakarışları ise Rabb’in rahmetinde karşılık bulmuştu.

---

Strateji ve Empati Arasında Denge

Bu kıssa, bizlere yalnızca bir mucizeyi değil, aynı zamanda hayatın iki farklı yüzünü de gösteriyor. Erkeklerin çözüm odaklı, stratejik yaklaşımları çoğu zaman plan ve hesapla işler yürütür. Kadınların empatik ve ilişkisel yönü ise kalbin derinliklerinden gelen merhameti ortaya çıkarır.

Toplumun dengesi, işte bu iki yönün bir arada bulunmasıyla sağlanır. Yalnızca plan ve güç gösterisi olursa, meydanlar ateşle dolar. Yalnızca empati olursa, belki sözler duyulmaz. Fakat ikisi birleştiğinde hakikat hem akıl hem kalp ile korunur.

---

Bugüne Düşen Işık

Hz. İbrahim’in ateşe atılışını düşündüğümüzde, aslında bugün de benzer tablolar görüyoruz. Stratejilerle dünyayı yönetenler, güç hesapları yapanlar var. Öte yandan, kalpten gelen bir merhametle insanlara yaklaşan, ilişkiler kuran, gönül alan insanlar da var.

Hikâye bize şunu söylüyor: Akıl ve kalp, strateji ve empati, plan ve merhamet… Hepsi birlikte olduğunda toplum daha sağlıklı yol alır. İbrahim’in ateşi, sadece geçmişteki bir olay değil; bugünün meydanlarında, bugünün kalplerinde de bir ibrettir.

---

Sonuç

Hz. İbrahim’in ateşe atılışı Enbiyâ Sûresi’nde geçen bir mucize olarak hem tarihsel hem de sembolik anlam taşır. Erkeklerin stratejik planları ve kadınların empatik yaklaşımları üzerinden okunduğunda, bu kıssa bizlere hayatın dengesini gösterir. İnsan aklı plan yapar, insan kalbi ise rahmeti çağırır. Rabb’in kudreti ise bütün hesapların üstündedir.

Kalbimizde şu dua yankılansın: “Ey ateş, serin ve selamet ol!” Ve biz de hayatın ateşlerinde yanarken akılla kalbi birleştirip doğru yolu bulalım.